12 Şubat 2014 Çarşamba


Hem çok eski, hem de çok yeni. Olağan bir şekilde aklıma Yunan İç Savaşı geliyor. Hüzünlü. Mandolinden olsa gerek. Sigara yakma ihtiyacı duyuyor insan. Şarkının altındaki ritmin hızıyla tükeniyor mevsimler. Zeytinyağlı hüzün. Komşu hüznü. Sıvılaştırılmış tahin de fasulye piyazının pezevengi değil midir zaten? Mevsimler ritmik bir hızla tükeniyor. Birbirinin pezevengi olan tüm besinler kısık gözlü gülümsemeler eşliğinde puslu bir cam parçasının içine hapsoluyor. Progresif Gece Yarısı Şiirleri yazmak geliyor içimden. Müziği dinliyorum. Kaybedilenlerin, yitirilenlerin ardından yakılan bir ağıt gibi. Hüzünlü ama neşeli. Biralı ama midyeli gibi. Ya da sanki domatesli ama bir de peynirli. Bu şarkı "hüzünlerin pezevengi" izlenimi veriyor bana. İstisnasız dalıp düşünmelerin...Haliç'e bakan bir çay bahçesinden süzülüp gerçekleşen bir mezar ziyaretinin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder